Dünya Sosyalist Web Sitesi ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi tarafından 2 Mayıs’ta düzenlenen 2020 Uluslararası Çevrimiçi 1 Mayıs Toplantısı’nda, Kosta Rika’da yaşayan bir DEUK destekçisi olan ve ağırlıklı olarak Latin Amerika’da işçi sınıfı mücadeleleri üzerine yazan Andrea Lobo’nun yaptığı konuşma.
ABD’deki üretimin yeniden başlatılması açısından gerekli olan Meksika’nın imalat tesislerindeki işe dönüş kampanyası, ABD emperyalizmi için özellikle acil bir karakter taşıyor. Meksika, neredeyse her gün çok sayıda COVID-19 ölümü ve vakası bildirmeye devam ediyor.
Kısa süre önce WSWS’ye röportaj veren Honduraslı bir doktor, pandemiyle ilgili haberlerin Gabriel García Márquez’in suç romanı Kırmızı Pazartesi’yi hatırlattığını belirtmişti. Hikayedeki neredeyse herkes, çok geç kalınana dek, kurbanı bilinen cinayet komplosu hakkında uyarmak için bütün fırsatları heba eder. Ancak egemen sınıfı ve siyasi temsilcilerini, sadece “bir şey söylememeyi” tercih eden tarafsız seyirciler olarak görmek hata olur. Onlar, hikayede cinayetin işlenip örtbas edilmesinde belirgin çıkara sahip olan karakterlerdir.
Pandemi örneğinde, büyük zayiat ve ekonomik yoksunluk ile karşı karşıya olan kurbanlar, suçun gözleri önünde işlendiğini görebilir ve komplonun geri kalanını çözebilirler. Hikayedeki bu karakter; oligarşilerin ve onların devletlerinin karşısına dikilip devam eden bu suçu durdurabilecek olan toplumsal güç ise, işçi sınıfıdır.
Avrupa ve ABD genelinde meydana gelen benzer eylemlerden sonra, Meksika’nın maquiladora denilen imalat tesislerinde çalışan binlerce işçi, gerekli olmayan tesisleri kapanmaya zorlamak ve gerekli tesislerde de koruyucu ekipman talep etmek üzere greve gittiler. Meksika’daki grevler, Brownsville, Teksas sınırındaki Matamoros’ta başladı. İşçiler, Devlet Başkanı Andrés Manuel López Obrador’un (AMLO olarak biliniyor) gerekli olmayan tesislerin kapatılması talimatı vermesinden bir gün sonra iş bırakmaya başladılar. Şirketler, resmi kararnamenin bilinçli muğlaklığından yararlanarak kapanmayı reddetmişlerdi.
Matamoros işçileri, geçtiğimiz yıl, 12 saatlik vardiyalar için ödenen 8 dolar ücreti ve şirketlerin ikramiyelerini çalma girişimlerini protesto etmek için greve giderek Kuzey Amerika’da on yıllardır medyana gelen en büyük grev dalgasını gerçekleştirmişlerdi. Birçok işçi, bu deneyimden, hem yerel ve federal yetkililerin hem de sendikaların koşulsuz biçimde şirketleri desteklediği ve işçilerin sadece kendi güçlerine güvenebilecekleri sonucunu çıkarmıştı.
Bu durum, COVID-19 yayılıp ölümler arttıkça grev dalgasına katılan Ciudad Juarez, Tijuana, Mexicali ve Reynosa kentlerindeki işçiler için de netlik kazanmaya başladı.
Uluslararası grev dalgaları, işçi sınıfının muazzam devrimci potansiyelini ve bütün işçiler aynı çıkarlara sahip oldukları için bu devasa gücü etnik, cinsel ve ulusal kimliklerin ötesinde birleştirme gereğini göstermeye başlamıştır.
Rus Marksizminin babası Georgi Plehanov şöyle yazmıştı: “Doktorun, hastasının halinden anlaması yeterli değildir: hastalıkla mücadeleye başlamak için, organizmanın fiziksel gerçekliğini dikkate almak zorundadır. Eğer doktor kendisini hastalığa karşı ahlaki öfke göstermekle sınırlamayı düşünseydi, en ağır alayı hak ederdi.”
İşçilerin, karşı karşıya oldukları durumun fiziksel gerçekliğini anlamaları gerekiyor. Meksika, sadece son otuz yıl içinde, sınıfsal bileşiminde çok büyük bir dönüşüm geçirdi. BM Latin Amerika ve Karayipler Ekonomi Komisyonu’na göre, 1986’da tarım, maden ve düşük teknoloji ürünleri, ihracatın yüzde 70’ini oluşturuyordu. O zamandan beri ihracat yılda yüzde 10,4 büyürken artık yüksek ve orta teknoloji ürünleri ihracatın yüzde 75’ini oluşturuyor. Bu ürünlerin büyük kısmı ABD’ye ve Çin’e gidiyor.
Maquiladora işgücü, yaklaşık 3 milyon işçiye ulaştı. Bu işçiler, küresel tedarik zincirlerinde ve Amerikan egemen seçkinleri için varoluşsal önem taşıyan kritik ve yüksek kârlı bağlantılarda çalışıyorlar. Kuzey Amerika sanayi platformu, ABD emperyalizmi tarafından, başlangıçta Avrupa’ya ve Japonya’ya, şimdi ise Çin’e karşı rekabette ekonomik konumunun gerilemesine karşı koymak için geliştirilip iyice birleştirilmiştir.
Mali piyasalar ABD Merkez Bankası tarafından trilyonlar verilip kurtarıldığı için, kısa vadede, oligarşi, sömürü yoluyla gerçek değeri çıkarmak zorundadır ve Meksika’nın maquiladoraları bu açıdan vazgeçilmezdir. Öte yandan, Meksika’nın düşük ücretlere dayalı kârlılığı, savaşla bağlantılı üretimi ABD’nin potansiyel rakiplerinden uzaklaştırma açısından önemli bir çekici güç oluşturmaktadır.
Ciudad Juarez’da bulunan, otomotiv ve savunma sanayilerine kablo ve konnektör üreten bir Amphenol fabrikasında çalışan işçiler, bazı işçilerin hastalığa yakalanmasının ardından 17 Nisan’da greve gittiler ve şirketi kapanmaya zorladılar. Ancak işçileri tehlikeye atma konusunda Meksika hükümetinin fiili iznine ve ABD emperyalizminin desteğine sahip olduğunu bilen şirket, bir hafta sonra yeniden açıldı. Amphenol hisseleri hafta yaklaşık yüzde 15, ay boyunca da yüzde 19 yükseldi. Şirketin CEO’su Richard Norwitt, 2018 yılında, büyük kısmı hisse senedi opsiyonlarından gelen 10 milyon dolar kazanmıştı.
Araç koltuğu ve elektrik sistemleri üreticisi Lear Corp. CEO’su Ray Scott da, fabrikadaki bir operatörün yıllık maaşının 3.500 katından fazlasına denk düşen 10 milyon dolar kazandı. Ciudad Juarez’da bulunan fabrikada çalışan en az 14 işçi, geç kapanma nedeniyle COVID-19’dan hayatını kaybetti.
Donald Trump, “Amerika’yı Yeniden Açma” planını açıklamasından birkaç gün sonra, ABD şirketlerinin tedarikçilerini işyerlerini açmaya zorlaması için Meksika Devlet Başkanı López Obrador’u bizzat aradı. Pentagon, ABD’nin Meksika büyükelçisi, Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörler ve çeşitli şirket grupları da bu baskı kampanyasına katıldı.
AMLO, 16 Mayıs’tan itibaren yeniden açılmanın başlayacağını duyurdu. Ekonomi Bakanı Arturo Herrera, El Pais’e, hükümetin “Meksika tarafında ABD tedarik zincilerine bağlı olan şirketlerin daha erken açılmasını sağlamanın bir yolunu” aradığını söyledi. Bakan, “pandeminin işini bitirecek olan enfeksiyondan kaçınma değil” diyerek, hükümetin “sürü bağışıklığı”na ulaşmayı amaçladığını açıkladı. COVID-19 açısından hiçbir bilimsel temeli olmamasına rağmen ikinci kez hastalanmaya karşı önemli bir koruma sağlayacağı varsayılan “sürü bağışıklığı”, 135 milyon Meksikalının yarısından fazlasının hastalığa yakalanmasını gerektirecek; yüz binlerce, belki de milyonlarca insanın ölümüne yol açacaktır.
ABD emperyalizmine hizmet etmek için bunca insanı kurban etmeye hazır olan bir hükümetin, zorla işe geri dönülmesini sağlamak için ABD tarafından eğitilip silahlandırılan askerleri ve özel kuvvetleri kullanmayacağını düşünmek saflık olur. Bizzat AMLO tarafından oluşturulan Ulusal Muhafız birliklerine ilişkin yeni bir iç genelge, onları “toplumsal huzursuzluğa” karşı konuşlandırmaya hazırlandıklarını göstermektedir.
Bütün ülkelerde yozlaşmış ve milliyetçi sendikalar ve onların savunucuları, kendi hükümetlerinin işe geri dönme kampanyasının arkasında hizaya geçiyor. İşçiler, ne zaman ve hangi koşullar altında işe geri dönmeleri gerektiğine demokratik biçimde karar vermek ve mücadelelerini sektörler ve sınırlar ötesinde koordine etmek üzere, sendikalardan bağımsız yeni örgütler, yani taban komiteleri inşa etmelidir.
Lev Troçki, seksen yıl önce Meksiko yakınlarında Stalinist bir ajan tarafından suikasta uğramadan kısa süre önce şöyle yazmıştı: “Sömürgelerin ve yarı sömürgelerin proletaryası, metropol merkezlerin proletaryasıyla ve bir bütün olarak dünya işçi sınıfıyla yenilmez işbirliğine, ancak kendi devrimci istikameti doğrultusunda ulaşabilir. Yalnızca bu işbirliği, bütün dünyada emperyalizmin yıkılması üzerinden ezilen halkların tam ve nihai kurtuluşuna yol açabilir.”