Cuma günü New York Times, İsrail’in Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği sınır saldırısı planlarından ayrıntılı olarak haberdar olduğunu kesin bir şekilde ortaya koyan bir haber yayımladı. Bu ifşaatlar, Hamas’ın nereye ve nasıl saldıracağını çok iyi bilen İsrailli yetkililerin, saldırıyı kolaylaştırmak için kasıtlı olarak geri çekilme kararı aldığını açıkça ortaya koymaktadır.

Bu ifşaatlar, İsrail hükümetinin kendi vatandaşlarının öldürülmesine izin verdiği ve yataklık ettiği ve o gün meydana gelen ölümlerden İsrail hükümetinin sorumlu olduğu anlamına gelmektedir. Bu suç oluşturan komplo, Gazze halkına karşı uzun süredir planlanan soykırım için bir bahane oluşturmayı amaçlıyordu.

Dahası, Mısır’ın da saldırı konusunda önceden uyarıda bulunduğu bir ortamda, sadece İsrail istihbaratının değil ABD’nin de Hamas’ın planlarından habersiz olduğuna inanmak mümkün değildir. Her şey İsrail, Biden yönetimi ve muhtemelen Britanya ve Avrupa istihbarat teşkilatlarının dahil olduğu bir komploya işaret etmektedir.

New York Times bu haberi Pazartesi günü, Antony Blinken’in ziyareti sırasında İsrail’in Gazze’ye yeni bir saldırı dalgası başlattığı sırada yayımladı. ABD Dışişleri Bakanı’nın ziyareti sadece ABD’nin yeni saldırıya desteğini ifade etmek için değil, aynı zamanda bu komplonun ortaya çıkmasına verilecek tepkiyi yönetmek içindi.

New York Times’ın haberine göre,

İsrailli yetkililerin “Jericho Duvarı” kod adını verdiği yaklaşık 40 sayfalık belge, yaklaşık 1.200 kişinin ölümüne yol açan yıkıcı istilanın ana hatlarını madde madde belirtiyordu.

Gazetenin haberine göre İsrail istihbarat güçleri tarafından ele geçirilen belge “saldırı yöntemini titizlikle tarif ediyor ve gerçekleşecek olayları birebir aktarıyordu.” Haberde şöyle deniyor: “[Belge] Gazze Şeridi’nin tahkimatını aşmayı, İsrail şehirlerini ele geçirmeyi ve kilit askeri üsleri hedef almayı amaçlayan yoğun bir saldırının ana hatlarını çiziyordu. Bu plan, roketlerin, insansız hava araçlarının ve kara kuvvetlerinin koordineli bir şekilde kullanılmasını içeren endişe verici bir doğrulukla uygulandı.”

Haber şöyle devam ediyor:

Hamas, planı şok edici bir hassasiyetle takip etti. Belgede saldırının başlangıcında bir roket yağmuru, sınır boyunca güvenlik kameralarını ve otomatik makineli tüfekleri devre dışı bırakmak için insansız hava araçları ve yamaç paraşütleriyle, motosikletlerle ve yaya olarak İsrail’e akın edecek silahlı adamlar öngörülüyordu ve bunların hepsi 7 Ekim’de gerçekleşti.

Dahası, gazetenin haberine göre, İsrailli ordu ve istihbarat yetkilileri, Hamas’ın saldırıdan sadece üç ay önce planı ayrıntılı bir şekilde uygulamak için bir günlük kapsamlı bir eğitim görevi gerçekleştirdiğini biliyordu:

Eğitim, İsrail uçağını düşürme ve bir kibbutz ile öğrencilerini öldürecekleri bir askeri eğitim üssünü ele geçirme provasını da içeriyordu. Tatbikat sırasında Hamas savaşçıları Jericho Duvarı saldırı planının üzerinde yer alan aynı Kur’an ifadelerini kullandılar.

New York Times, İsrail’in Hamas’ın planlarından tamamen haberdar olduğunu kabul etse bile, ortaya çıkan bilgileri bir mazeretle örtmeye çalışıyor ve herhangi bir kanıt göstermeden İsrailli yetkililerin sadece bir hata yaptığını iddia ediyor:

Tüm bu başarısızlıkların temelinde, Hamas’ın saldırı kapasitesinden yoksun olduğu ve buna cesaret edemeyeceği yönündeki ölümcül derecede yanlış inanç yatıyordu. Yetkililerin söylediğine göre bu inanç İsrail hükümetinde o kadar yer etmişti ki, aksi yönde artan kanıtları görmezden geldiler...

Noktaları birleştirmedeki başarısızlık, yirmi yıldan uzun bir süre önce, Amerikalı yetkililerin de terör örgütü El Kaide’nin bir saldırı hazırlığında olduğuna dair çok sayıda belirtiye sahip olduğu bir başka çözümleme başarısızlığını tekrarlıyordu.

Hayır, İsrail’in 7 Ekim’deki tedbirsizliği “noktaları birleştirmek” konusunda bir başarısızlık değildi, çünkü birleştirilmesi gereken hiçbir nokta yoktu. İsrail istihbarat güçleri 7 Ekim saldırısının tüm operasyonel planını ele geçirmiş, ardından Hamas’ın bu plan için büyük, üst düzey bir eğitim tatbikatı gerçekleştirdiğine tanık olmuştu. Tam olarak ne planlandığını biliyorlardı ve devam etmesine izin vermeye karar verdiler.

New York Times şöyle yazıyor: “İsrailli askeri ve istihbarat yetkilileri, Hamas’ın gerçekleştiremeyeceği kadar zor olduğunu düşündükleri bu planı hayal ürünü olarak niteleyip reddetti.” Haber şöyle devam ediyor: “Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ya da diğer üst düzey siyasi liderlerin belgeyi görüp görmediği belli değil.”

Bu iddia oldukça saçmadır. Bu nitelikteki bir bilginin, derin bir analize tabi tutulmadan istihbarat örgütlerinin elinde tutulduğuna inanmak mümkün değildir. Bu tür üst düzey planların 11 Eylül’den sonra başbakandan saklanacağı fikri de inandırıcı değildir.

Böyle bir belge Hamas’ın en üst kademelerindeki bir kaynaktan gelmiş olmalıdır. Bu değerli bilgi elde edildikten sonra, İsrail’in bilgiye sahip olmadığı konusunda Hamas’ı inandırabileceği karşı tedbirler de dahil, kaynağı korumak için harekete geçmek hayati önem taşırdı. Tedbirsizlik, Hamas’ın planının açığa çıkmadığına dair bir sinyal göndermenin bir yolu olabilirdi.

Nihayetinde, İsrail’e Gazze’ye yönelik uzun zamandır planlanan büyük bir askeri saldırı için bahane sağlamak amacıyla Hamas’ın operasyonunun devam etmesine izin verilmesi yönünde bir seçim yapıldı. Böyle bir kararı sadece Netanyahu verebilirdi. ABD ise saldırıdan sonraki 24 saat içinde en büyük uçak gemisini ve refakat gemisini bölgeye konuşlandırdığını duyurarak bölgeye anında büyük bir askeri güç gönderdi.

New York Times’ın İsrail’in tedbirsizliğini bir “istihbarat hatası” olduğu iddiası hiçbir anlam ifade etmemektedir çünkü bu baştan sona yalandır. Hayır, 7 Ekim olayları bir istihbarat başarısızlığı değildi: İsrail Hamas’ın askeri operasyonunu tam olarak tahmin etmekte son derece başarılıydı. İsrail bu istihbarata dayanarak hareket etmek yerine, tam da saldırının gerçekleştiği anda birliklerin ve istihbarat toplanmasının geri çekilmesini organize etti.

7 Ekim saldırısından dört gün sonra deneyimli gazeteci Seymour Hersh, saldırıdan önceki günlerde “İsrailli yerel askeri yetkililerin, Netanyahu’nun onayıyla, Gazze sınırını koruyan ve her biri yaklaşık 800 askerden oluşan üç ordu taburundan ikisine, dikkatlerini Batı Şeria yakınlarında düzenlenen Sukot festivaline vermelerini emrettiğini” bildirdi.

Hersh, kendisine konuşan bir kaynağın şu sözlerini aktarıyor: “Böylece Gazze Şeridi ile İsrail’in güneyi arasındaki 51 kilometrelik sınırı korumaktan sorumlu sadece sekiz yüz asker kaldı. Bu da güneydeki İsrail vatandaşlarının on ila on iki saat boyunca İsrail askeri varlığından yoksun bırakılması anlamına geliyordu. Kendi başlarının çaresine bakmak zorunda bırakıldılar.”

Tedbirsizlik sadece sınırı saldırılara karşı savunmasız bırakmakla sınırlı değildi, aynı zamanda sivil bölgelerdeki Hamas saldırganlarını durdurmak için silahlı kuvvetlerin nakledilmesi gereken koşulları yarattı ve İsrail tank ve helikopter güçlerinin sivil bölgelere gelişigüzel ateş açarak İsrailli ölü sayısını daha da artırmasına neden oldu.

Askeri geri çekilmeye ek olarak İsrail, övündüğü 8200 sinyal istihbarat birimini hafta sonları devre dışı bırakma kararı aldı; yani üç ay önce eğitim tatbikatını tespit eden sinyal istihbarat birimi, 7 Ekim Cumartesi saldırısı sırasında görevde değildi.

İsrail’in saldırıyı önceden bildiğinin ortaya çıkması, aynı şekilde, İsrail’in saldırıya hazırlıksız yakalandığı ve 7 Ekim olaylarının Gazze’de şu anda uygulanmakta olan soykırımı haklı çıkardığı iddialarını tamamen benimseyen ABD medyasını ve siyaset kurumunu da ifşa etmektedir.

Bu ifşaatlar, Gazze soykırımının Netanyahu rejimi ve onun emperyalist destekçilerinin suç teşkil eden bir komplosu olduğunu ve kurbanlarının sadece katledilen 20.000 Filistinliyi değil, İsrail halkının kendisini de kapsadığını ortaya koymaktadır.