Fransa’da Pazar günü yapılan erken seçimleri Yeni Halk Cephesi (NFP) kazanırken, işçiler ve gençler arasında sol duyarlılığın artması aşırı sağcı Ulusal Birlik’in (RN) zaferini engelledi ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ensemble koalisyonu için bir bozguna yol açtı.
İşçiler ve gençler, bankaların egemenliğine son verilmesini istiyor. Polis devleti her önemli meselede büyük çoğunluğun reddettiği politikaları dayatıyor. Halkın yüzde yetmişi Macron’un Rusya ile savaşmak üzere Ukrayna’ya asker gönderme çağrısını reddediyor. Gazze soykırımına karşı geniş çaplı bir öfke var. Soykırıma karşı çıkanlar uydurma “terörle mücadele” suçlamalarıyla takip ediliyor. Ayrıca halkın yüzde 70’i emeklilik kesintilerine karşı çıkıyor. Macron geçen yıl bu kesintileri mecliste oylama yapmadan uygulamaya koymuş ve sendika bürokratları teslim olup grevleri iptal edene kadar kitlesel protestolara polis göndererek saldırtmıştı.
Bununla birlikte, NFP, kendi iflas etmiş, oportünist seçim stratejisinin bir ürünü olarak, seçim sonrasında keskin bir şekilde sağa kayıyor. NFP, Ensemble ve Macron’u güçlendirmek için kendi adaylarını geri çekerek RN’ye karşı Macron ile ittifaka girdi. Seçimlerden sonra Mélenchon tamamen kapitalist devletteki sağcı güçlerle müzakerelere odaklandı ve Macron’dan defalarca kendisini başbakan ilan etmesini istedi ancak Macron bunu reddetti.
Bu arada, Mélenchon’un orta sınıf “popülist” Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partisi ile büyük sermayenin Sosyalist Partisi (PS) arasında anlaşmazlıklar patlak verdikçe, NFP’yi oluşturan farklı partilerin ittifakı çöküyor. Orta sınıf sahte sol gruplardan NFP’ye övgüler yağıyor ancak çürük temelleri hızla belirginleşiyor.
Macron parlamento geleneğine saygı göstermeyi ve Mélenchon’u başbakan olarak atamayı reddetse de NFP’nin büyük bir kısmı Macron ile açıkça ittifak kurma yolunda ilerliyor. Clémentine Autain’in etrafındaki güçler LFI’den ayrılma ve PS ile Stalinist Fransız Komünist Partisi’nin (PCF) Macron’la birlikte çalışacağı bir hükümeti destekleme tehdidinde bulunuyor. PS’nin Avrupa adayı Raphaël Glucksmann NFP’den “kendisini aşmasını” talep ederken, PCF Ulusal Sekreteri Fabien Roussel NFP’nin “dinleyebildiğini göstermesini” talep ediyor.
NFP böylece işçi sınıfının kapitalist devlete ve Macron’a karşı muhalefetini engelleyerek RN lideri Marine Le Pen’i güçlendiriyor. Le Pen’in, “sol”u Fransız halkına düşman bankaların bir aracı olarak suçlamaya devam etmesinin ve geçmiş PS hükümetlerinin kemer sıkma politikalarına karşı hayal kırıklığı ve öfke nedeniyle RN’ye oy veren milyonlarca işçi arasındaki desteği pekiştirmesinin yolunu açıyor.
Fransa’nın yozlaşmış siyaset kurumunun içinde bulunduğu durum, siyasi ilişkilerin gerçek halinin bir karikatürüdür. Fransa’da ve uluslararası alanda emperyalizme, faşizme, soykırıma, polis devleti yönetimine ve toplumsal eşitsizliğe karşı ezici bir halk muhalefeti var. Macron’a ve Le Pen’e karşı mücadele yapay bir şekilde parlamento ile sınırlandırılamaz; o, gerçekten devrimci bir sınıf mücadelesi programında ifadesini bulmalıdır.
İşçi sınıfı içinde grev ve protestolardan oluşan bir karşı saldırı hazırlanıp başlatılmalı, kitlelerin kapitalizme nesnel olarak devrimci muhalefetini ifade eden talepler doğrultusunda işçi ve gençlik kitleleri arasındaki sol hissiyat harekete geçirilmelidir. Hem Macron’a hem de Le Pen’e karşı mücadelenin yolu budur; NFP içindeki güçlerin, anti-faşist duyguları burjuvazi ve Fransa’nın “zenginlerinin başkanı” ile güçten düşürücü bir ittifaka bağlayarak kurduğu tuzağı bozmaktır.
NFP, Mélenchon’un ve PCF’nin Yunanistan’daki Syriza (“Radikal Sol Koalisyon”) ve İspanya’daki Podemos gibi müttefiklerinin rolünü Fransa’da tekrarlamaya hazırlanıyor. Stalinist-popülist bir koalisyon olan Syriza, 2015 yılında AB kemer sıkma politikalarına son vermeyi vaat ederek seçildi. İktidara geldiğinde sağcı Bağımsız Yunanlar (ANEL) ile koalisyon kurdu ve milyarlarca avroluk kesintiler dayatarak ve mülteciler için AB gözaltı kampları kurarak vaatlerine derhal ihanet etti.
Podemos ise 2019’da iktidara geldi ve büyük sermayenin İspanyol Sosyalist Partisi (PSOE) liderliğindeki işçi karşıtı hükümete sorunsuz bir şekilde entegre oldu. COVID-19’a karşı önlem alınmasını talep etmek için grev yapan işçilerin üzerine polisi gönderdi, büyük şirketlere milyarlarca avroluk AB pandemisi kurtarma paketlerinin dağıtılmasını sağladı ve kamyon şoförlerinin ve metal işçilerinin grevlerine acımasız polis baskısıyla yanıt verdi. NATO-Rusya savaşı 2022’de başladıktan sonra Ukrayna’daki neo-Nazi Azak Taburu’nu silahlandırdı ve Gazze soykırımı sırasında İsrail’e silah gönderdi.
Mevcut patlayıcı siyasi durumda, halkın umut ve beklentilerine yönelik bu tür ihanetler yalnızca feci sonuçlar doğurabilir. Fransa’daki ve NATO üyesi emperyalist ülkelerdeki kapitalist yetkililer kitlelerden ölümcül bir korku içinde yaşıyor. Dışarıda açıkça emperyalist savaş, içeride ise sınıf savaşı ve diktatörlük planları yapıyorlar. Aşırı sağcı General Pierre de Villiers, aşırı sağcı bir dergide “bastırılmış çeşitli öfkeler bir anda patlayabileceği” için, “Düşünülmeyeni düşünmeliyiz. ... Hukukun üstünlüğü elbette saygıdeğerdir ama belli bir anda stratejik düşünmek gerekir,” diye yazmıştı.
İşçi sınıfının, egemen sınıfın gerici manevralarına karşı toplumsal ve üretimden gelen gücünü harekete geçirecek kendi taleplerine ihtiyacı var. Bu tür talepler, şu anda RN’ye oy veren işçileri, sol ve sosyalist politikaları desteklemeye ve kapitalizme karşı mücadele yoluyla faşizme, soykırıma ve savaşa mücadeleye geri kazanmanın temelini oluşturmaktadır.
Sosyalist Eşitlik Partisi (Parti de l’égalité socialiste, PES) bu amaçla aşağıdaki talepleri ileri sürüyor:
Emperyalist savaşa hayır! Rusya ile savaşı durdurun, NATO’yu dağıtın! Fransız askerleri Afrika ve Ortadoğu’dan geri çekilsin!
Halkın ezici çoğunluğu tarafından reddedilen NATO’nun Rusya’ya karşı savaşı durdurulmalıdır. Macron’un geçen yıl bu savaşa kaynak yaratmak için dayattığı ve emekli maaşlarında yaptığı kesintilerle finanse edilen devasa askeri bütçe iptal edilmelidir. İşçiler, NATO’yu dağıtmak ve savaşlarını durdurmak için işçi sınıfının uluslararası mücadelesinin bir parçası olarak, Fransa’nın, nükleer savaş çıkarma tehdidi yaratan emperyalist NATO ittifakından çıkmasını talep etmelidir. Ortadoğu ve Afrika’daki yeni sömürgeci savaşlara gönderilen birlikler evlerine dönmelidir.
Gazze soykırımını durdurun! Soykırım karşıtlarına yönelik zulme son!
Fransa’daki ve dünya genelindeki işçiler, İsrail rejimine Gazze soykırımı için silah üretimini ve teslimatını engellemelidir. Gazze soykırımına karşı çıkanların uydurma terörle mücadele ve antisemitizm suçlamalarıyla yargılanmasına son verilmeli, bu kişilere verilen para ve hapis cezaları kaldırılmalıdır. Uluslararası mahkemeler tarafından soykırımla suçlanan İsrailli yetkililerin yanı sıra bu soykırımda suç ortağı olan Fransız ve NATO yetkilileri de yargılanmalıdır.
Beşinci Cumhuriyet’in yürütme başkanlığı kaldırılsın!
Grevcileri ve protestocuları topluca gözaltına aldıran Macron, halka karşı polis baskısıyla yönetmektedir. Onun CRS çevik kuvvet polisi, 1948 madenci grevi ve 1968 genel grevinin “CRS=SS” sloganının hatırlattığı gibi, Direniş’e karşı savaşan Nazi SS birliklerinin Nazi işbirlikçisi müttefiklerine dayanmaktadır. Macron, 1958 Anayasası’nın yürütme başkanlığı sistemine dayanarak, geçen ay parlamentoyu askıya alma ve mutlak güç kullanma tehdidinde bulunmuştur. Hem yürütme başkanlığı hem de polis örgütü kaldırılmalıdır.
Macron’un emeklilik kesintileri iptal edilsin, banka kurtarma paketlerine el konulsun, milyarlar istihdam ve sosyal programlara harcansın!
Macron’un gayrimeşru emeklilik kesintileri iptal edilmeli ve bankaların toplum üzerindeki anti-demokratik diktası yıkılmalıdır. İşçiler sosyal programlar ve istihdam için para olmadığı yalanını reddetmelidir. Para, Fransa’yı Avrupa’nın en zengin milyarderlerinin yaşadığı ülke haline getiren banka kurtarmalarıyla geçtiğimiz on yıllar boyunca mali aristokrasi tarafından gasp edilen yüz milyarlarca avroluk kamu fonlarına el konularak bulunmalıdır.
İşçi sınıfının uluslararası birliği için sığınmacılara ve göçmenlere yönelik zulmü durdurun!
İşçi sınıfının mücadele içinde seferber edilmesi, burjuvazinin milliyetçiliği kışkırtarak işçileri bölme girişimlerine amansızca karşı çıkmayı gerektirmektedir. İşçiler hem RN’nin kayıtsız işçilerin topluca sınır dışı edilmelerini hızlandırma ve çifte vatandaşları Fransız vatandaşlığından çıkarma çağrılarına hem de Macron ve NFP tarafından desteklenen göçmen karşıtı önlemlere karşı çıkmalıdır. Bu önlemler arasında sığınma hakkını reddeden AB yasaları, Yunanistan’da Syriza tarafından kurulanlara benzer toplu gözaltı kamplarının kurulması ve Fransız okullarında Müslümanların dini kıyafetlerini yasaklayan aşağılayıcı yasalar yer almaktadır.
Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri için!
Fransa’daki işçiler ve gençler bu mücadelede, Avrupa ve dünya genelinde savaşa, faşizme, soykırıma ve kemer sıkmaya karşı çıkan milyonlarca işçi arasında güçlü müttefiklere sahiptir. Fransız sendika bürokratları ve milletvekilleri bu mücadelenin önünde engel olarak duracaktır. İşçiler için ileriye giden yol, tabandan kendi mücadele örgütlerini inşa etmeleri ve iktidarı Fransa’da, Avrupa’da ve dünya genelinde işçi sınıfına aktaracak ve kapitalist Avrupa Birliği’nin yerine Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri’ni kuracak bir siyasi hareket inşa etmeleridir.