Perspektif

Trump ve Amerikan oligarşisi Suudi despot Muhammed Bin Selman ile yemeğe katıldı

Başkan Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman 13 Mayıs 2025, Salı günü Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki Kraliyet Sarayı'nda heyetler arası görüşmeler sırasında karşılıklı jestlerde bulunuyorlar. [AP Photo/Alex Brandon]

1830 devriminin yenilgisinin ardından Fransız mali aristokrasisinin Temmuz Monarşisi döneminde nasıl servet biriktirdiğini anlatan Karl Marx, Fransa’da Sınıf Mücadeleleri’nde “burjuva toplumunun tepesi... para, kan ve pisliğin birbirine karıştığı yer,” diye yazmıştı. Salı günü ABD Başkanı Donald Trump’ın, Amerikan mali oligarşisinin önde gelen isimleriyle birlikte Suudi despot ve kasabı, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın sarayında saygı duruşunda bulunduğu iğrenç gösteri bu ifadeleri akıllara getirmektedir.

Muhammed Bin Selman, yarı feodal bir teokrasiyi yönetmektedir. Burada 2024 yılında 338 olarak kayıtlara geçen ölüm cezası kurbanlarının infazları kafaları kılıçla kesilerek gerçekleştirilmiştir. Ülke yetkilileri, siyasi faaliyetlerinden dolayı gözaltına alınan kişilere karşı, suçlama veya yargılama olmaksızın uzun süre gözaltında tutma, işkenceyle elde edilen delillerin kullanılması, hukuki yardımdan mahrum bırakma ve adil yargılanma haklarının ihlali de dahil olmak üzere yaygın suistimallerde bulunmaktadır.

Bin Selman, 2018’de muhalif Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul konsolosluğunda öldürülmesi emrini verdiği için sonsuza kadar kötü bir üne sahip olacak. Bin Selman’ın emrindeki haydutlar, tüyler ürpertici devlet cinayetinin izlerini ortadan kaldırmak için eski Washington Post köşe yazarının cesedini testere ile parçalamışlardı.

Trump ve onun yönetiminin müttefikleri olan dünyanın en zengin adamı Elon Musk, Open AI CEO’su Sam Altman ve gelişmiş çip üreticisi Nvidea’nın CEO’su Jensen Huang gibi milyarderler, her şeyden önce kendileri ve ticari faaliyetleri için para kazanmak amacıyla yemeğe katıldılar. New York Times’ın haberine göre katılımcılar arasında “teknoloji firmaları, bankalar, tüketici grupları ve diğer sektörlerden yöneticilerin yanı sıra piyasa değerine göre ABD’nin en büyük 10 şirketinden dördünün temsilcileri de yer aldı.”

Trump, Suudilerin önümüzdeki dört yıl içinde ABD’ye 600 milyar dolar yatırım yapma vaadini -ki bu rakam birçok ekonomi uzmanına göre Riyad’ın sürekli düşük seyreden petrol fiyatlarından kaynaklanan sıkı bütçe pozisyonu nedeniyle oldukça şüpheli- ve Riyad’a 142 milyar dolar değerinde askeri teçhizat satışını açıkladı. Bin Selman hiç şüphesiz Washington tarafından tedarik edilen savaş uçaklarını, füzeleri ve diğer saldırı silahlarını despotik rejimine karşı halk muhalefetini bastırmak ve bölgesel rakipleriyle savaşmak için kullanacaktır.

Ticari işlemlerin ötesinde, Trump ve diğer Amerikalı oligarkların Suudi ev sahiplerini kendi kafadarları olarak gördüklerine şüphe yok. Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünden bu yana yaptıklarından ve iktidar çevrelerinden aldıkları destekten de anlaşılacağı üzere, onlar ABD’de Bin Selman’ın kanunsuzluk ve gaddarlıktaki diktatörlüğüne rakip olacak bir diktatörlük kurmayı arzuluyorlar.

Trump, ABD Anayasası’nı yürürlükten kaldırmayı düşünüyor, neredeyse tamamen kararnamelerle yönetiyor, göçmenleri toplama kamplarına sınır dışı ediyor ve Gazze soykırımını protesto ettikleri için öğrencilerin ele geçirilmesi talimatı veriyor. Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ifadesiyle Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırımda İsrail’i “son hamleler”ini yapmaya teşvik etti ve 2015’te başlayan altı yıllık Suudi hava saldırıları sırasında harap olan yoksul ülke Yemen’e yönelik amansız bombardıman için 1 milyar dolardan fazla para harcadı.

Günümüz Amerikan mali aristokrasisi bir diktatörlük (oligarşinin, oligarşi tarafından ve oligarşi için hükümetini) istemektedir; böylece işçi sınıfının sömürüsünü arttırarak ve ekonomik baskı ve emperyalist savaş yoluyla diğer ülkelerin kaynaklarını ele geçirerek toplumun zenginliğini yağmalayabilecektir.

Bu gelişme en keskin ifadesini ABD’de bulsa da, tüm emperyalist merkezlerdeki egemen sınıf tarafından küresel kapitalizmin içinden çıkılmaz krizine verilen temel yanıt budur. Bu kriz dünyanın yeniden paylaşımında büyük güçleri karşı karşıya getirmekte ve zaten korkunç düzeylerde olan toplumsal eşitsizliği daha da kötüleştirmektedir. Oligarşi içinde Trump’ın faşist bir diktatörlük kurma çabasına verilen geniş desteğe ilişkin izah önemli ölçüde, zengin ile yoksul arasındaki büyük uçurumda yatmaktadır. En zengin üç Amerikalı şu anda nüfusun en yoksul yarısından daha fazla servete sahiptir.

Oligarşinin tüm kötü özellikleri -kâr hırsı, kendi reklamını yapma, yalan ve hile, tüm yasal kısıtlamaları hiçe sayma ve sınırsız kişisel yozlaşma- Trump’ta yoğunlaşmıştır. ABD başkanının dört günlük Ortadoğu gezisinin, Trump ve ailesinin mali spekülasyonlar ve düpedüz dolandırıcılık yoluyla zenginleşmesi için büyük çapta fırsatlardan oluştuğu büyük burjuva yayınlar tarafından bile kabul edilmektedir. Golf sahaları, oteller, diğer emlak yatırımları ve Trump’ın dijital parası, bugün Suudi Arabistan’dan Katar’a ve yarın Birleşik Arap Emirlikleri’ne giderken ele alınacak konular olacak.

Üstüne üstlük Trump, Katar kraliyet ailesinden, Trump’ın başkanlığı süresince Air Force One olarak kullanılmak üzere dönüştürülecek, tahmini 450 milyon dolar değerinde lüks bir Boeing 747-8 jeti “hediye” olarak alacak. Görevi bıraktıktan sonra uçak başkanlık kütüphanesine bağışlanacak.

CNN şu notu düşmek zorunda kaldı:

Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne sadece ABD başkanı olarak değil, aynı zamanda iş imparatorluğu dünyanın bu bölgesinde genişlemeye devam eden bir ailenin reisi olarak seyahat ediyor.

Suudi Arabistan’ın Bin Salman’ın kontrolündeki varlık fonu, Trump’ın ilk döneminde danışmanlığını yapan ve bugün de gayrı resmi olarak danışmanlık yapmaya devam eden damadı Jared Kushner tarafından kurulan bir özel sermaye şirketine 2 milyar dolar yatırım yaptı. Katar’da Trump markalı bir golf sahası inşa etme projesi, Katar varlık fonu tarafından finanse ediliyor.

Komşu ülke Umman’da ise devlete ait turizm ajansı, golf sahası ve villalardan oluşan bir tatil köyü inşa etmek üzere geçen yıl Trump Organization ile ortaklık kurdu. Trump’ın oğulları Eric ve Donald Jr. anlaşmayı kutlamak üzere geçen yaz Umman Veliaht Prensi ile yemek yediler.

Umman şu anda ABD ile İran arasındaki görüşmelerde arabulucu olarak hareket ediyor. Görüşmeler, Trump’ın Tahran’daki burjuva-dini rejimi nükleer programından vazgeçmeye ve Washington’ın egemen olduğu bir Ortadoğu’yu kabul etmeye zorlamak için “azami baskı” uygulamasının tekrar başlamasıyla karakterize ediliyor.

Trump ve beraberindekiler, seyahatleri sırasında, başkanın mafyavari “Organization” şirketi için özel iş anlaşmalarıyla, Amerikan emperyalizminin petrol zengini ve jeostratejik açıdan kritik Ortadoğu üzerinde tartışmasız hegemonyasını pekiştirmeye yönelik amansız çabasını ilerletecek görüşmeleri bir araya getirecek. Suudi Arabistan, BAE ve yaklaşık 10.000 askeriyle bölgedeki en büyük ABD askeri üssüne ev sahipliği yapan Katar, Washington tarafından bir “yeni Ortadoğu” kurulmasında kilit bölgesel müttefikler olarak görülüyor. Washington “yeni Ortadoğu”yu Filistinlilerin Siyonist rejim tarafından ortadan kaldırılmasına, Tahran’da rejim değişikliğine ve Çin’in artan ekonomik ve diplomatik etkisinin tersine çevrilmesine dayandırmayı planlıyor.

Marx, “üreterek değil, başkalarının zaten var olan zenginliklerini cebe indirerek” zenginleşen “mali aristokrasinin utanmaz alemlerinden” yıllar sonra, 1848 devrim yılında Fransız halkının haykırışının “Kahrolsun büyük hırsızlar! Kahrolsun büyük katiller!” olduğunu not düşmüştü.

2025 yılında, Trump yönetimine ve onu destekleyen mali oligarşiye karşı çok daha büyük ölçekte bir devrimci hareket mayalanıyor.

Egemen seçkinlerin, ekonomik yağma ve emperyalist savaş yoluyla pazarları, hammaddeleri ve işgücünü ele geçirme çılgınlığından ayrılamayacak olan kendi kendilerini zenginleştirme suçu, Amerikan ve uluslararası işçi sınıfının kitlesel hareketinin patlak vermesi için gerekli koşulları yaratıyor. Bu hareketin başlıca görevleri oligarşiyi mülksüzleştirmek, emperyalist savaşa son vermek ve sosyalizm için mücadele yoluyla toplumun muazzam mali ve maddi kaynaklarını yeniden bölüştürmek olacaktır.

Loading