242. “Sosyalist Eşitlik Partisi” adının seçilmesi, hem sosyalizmin temel görüşünü (insanlar arasında gerçek eşitliğin sağlanması) hem de günümüz kapitalizminin yol açtığı koşullara uzlaşmaz devrimci muhalefet tavrını ifade ediyordu. North, Sosyalist Eşitlik Partisi’nin kuruluşu için çağrı yaptığında şunu belirtti:
Nesnel koşullar devrim yönünde ilerliyor. Ama devrimci bilincin gelişmesi, tarihten bildiğimiz üzere, otomatik bir süreç değildir. Kapitalizmin alttan alta işleyen çelişkileri eliyle üretilmiş itici güçler, kendilerini doğrudan doğruya sosyalist düşünce biçimlerine dönüştürmezler. İşçi sınıfının verili nesnel duruma yanıtı, tarihsel olarak verili koşulların oldukça karmaşık bir bileşimine bağlıdır. Bunlar ülkeden ülkeye çeşitlenebilir ki gerçekten de öyle olur. Ancak Marksistler, her durumda, işçi sınıfının aklına ve -ekleyebilirim ki- kalbine giden yolu bulmak zorundalar.
Birliği bir partiye dönüştürürken, kapitalist sistemin krizinin kendisini geniş işçi kitlesinin gözünde ne şekilde açığa vurduğunu hesaba katmalıyız. En basit şekilde koyarsak, milyonlarca işçi, yaşam standartlarında uzun süreli ve sürmekte olan bir gerileme yaşıyor. Ücretler düşer ve fiyatlar artarken iki yakalarını bir araya getirmeye çalışan bu kitleler, iş güvencesi konusunda sürekli bir korku içinde yaşıyorlar.
Amerikan yaşamının baskın özelliği, görülmedik bir zenginliğin tadını çıkaran nüfusun küçük bir kesimi ile farklı düzeylerde ekonomik belirsizlik ve endişe içinde yaşayan geniş işçi kitleleri arasındaki derinleşen uçurumdur…
İşçi sınıfının ekonomik konumundaki ve sosyal koşullarındaki kötüleşme, teknolojik devrimle ve onun körüklediği üretimin küreselleşmesi ile bağlantılıdır. Üretim araçlarının özel mülkiyeti altında, işçi sınıfı teknoloji eliyle kurban ediliyor…
Partimizin amacı, onun adında ve tutumunda, işçilerin hem anlayabileceği hem de özdeşleşebileceği biçimde açıklanmalıdır…
Özetle, bu partiyi işçi sınıfına tanıtırken, onun amacının bir işçi hükümeti kurmak olduğunu; bundan, işçiler için ve işçiler tarafından gerçekleştirilecek bir yönetimi kastettiğimizi açıklamalıyız. Böylesi bir hükümet, mümkünse demokratik yollarla elde etmeyi amaçladığı siyasi iktidarı, ekonomik yaşamı işçi sınıfı yararına yeniden örgütlemek; kapitalizmin toplumsal olarak yıkıcı piyasa güçlerinin üstesinden gelmek ve onların yerine demokratik toplumsal planlamayı geçirmek; üretimi emekçilerin acil toplumsal gereksinimlerini karşılamak üzere radikal biçimde yeniden düzenlemek; servetin emekçiler yararına radikal ve toplumsal olarak adil biçimde yeniden bölüşümünü gerçekleştirmek ve böylece sosyalizmin altyapısını hazırlamak için kullanacaktır.
Sosyalist Eşitlik Partisi’nin bu amaçlarının yalnızca işçi sınıfının bilinçli enternasyonalist hareketiyle birlikte ve onun ayrılmaz bir parçası olarak gerçekleşebileceğini vurgulayacağız. Çokuluslu ve ulusötesi şirketler onun diğer ülkelerdeki sınıf kardeşlerini sömürüp baskı altında tuttuğu sürece, Amerikan işçisi için toplumsal eşitlik ve adalet mümkün değildir. Dahası, sınıf mücadelesinin üzerinde yükselebileceği tutarlı ve uygulanabilir bir ulusal strateji yoktur. İşçi sınıfı, ulusötesi şirketlerin uluslararası stratejisinin karşısına, sürekli ve sistematik biçimde kendi uluslararası stratejisini çıkarmalıdır. Sosyalist programın can alıcı yanı olan bu temel konuda hiçbir ödün verilemez.
…Sosyalist eşitlik talebi yalnızca sosyalist hareketin temel amacını özetlememekte, aynı zamanda Amerikan işçilerinin gerçekten demokratik ve devrimci geçmişinde derinlere işlemiş olan eşitlikçi gelenekleri hatırlatmaktadır. Amerikan tarihinin bütün büyük toplumsal mücadeleleri, bayraklarına toplumsal eşitlik talebini yazmışlardır. Bugün, egemen siyasi gericilik ortamında bu ülkünün acımasız bir saldırı altında olması rastlantı değildir. [149]
age., syf. 31-37.